Tosya Haber

Kastamonu Haber

20 Şubat 2008 Çarşamba

TOSYA'NIN SOSYAL YAPISI

SOSYAL DURUMU :
İlçemiz, tarih boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Yakın tarihe kadar çeşitli azınlıklarla beraber yaşamış olması sebebiyle; kendi içine kapanık, gelenek ve göreneklerine sıkı bir şekilde bağlı bir yaşantı ve kültür yapısı ortaya çıkarmış, yabancı kültürlere karşı toplum kendi duvarını oluşturmuştur. Sosyal kurumların gelişmemiş olmasında geleneksel yapı rol oynamıştır. Buna karşın Kaymakamlıkça düzenlenen panel, konferans ve yarışmalar, Belediye Başkanlığınca düzenlenen açık hava konserleri, okulların getirmiş oldukları gezici tiyatro grupları, geleneksel halı saha futbol turnuvası sosyal ve kültürel yaşantının hareketlenmesini sağlamıştır. İlçemizde halkın sosyal yaşantısında “bağ kültürü”nün önemli bir yeri vardır. Halkın büyük bir kısmı baharın gelmesi ile beraber bağlara gidip “gümele” adı verilen ahşap iki katlı bağ evlerine yerleşmektedir. Buralarda son bahara kadar hem bağ işlerini yapıp kışlık erzakını temin etmekte hem de şehrin gürültüsünden uzak huzurlu bir yaz dönemi geçirmektedir. Ayrıca yine ilçemiz sınırlarında bulunan Üçolukları, Dipsizgöl, Yeşilgöl, Çukurhan, Kösençayırı gibi dinlenme ve mesire yerleri yaz aylarının gelmesi ile sosyal yaşantıyı hareketlendirmektedir.


-Halkın Örf ve Adetleri
İlçemiz, Anadolu kültürünü gelenekleriyle günümüzde de sürdürmektedir. Özellikle düğün ve bayramlarda genç kızlar ve kadınlar üçetek, sevai, bindallı, camfes, kadife, kutnu gibi yerel giysilerini giyerek bunların yaka, omuz gögüs ve etekleri hayvan motifleriyle süslemektedir.Yöresel düğün üç gün sürer. Genelde Salı akşamları başlar. Bindallı, sevai gibi kıyafetleri giyen, fes, sıra altın, kıstı ve gerdanlığını takınan geç kızlar ve kadınlar akşama doğru düğün evine gelirler, yöresel oyunlarla eğlenirler. Çarşamba kına günü, Perşembe gelin alma günü, Cuma duvak günüdür. Özellikle düğünde gelin ve damat kendi aralarında “helasa”denilen bir oyunla eğlenirler. Bu oyun gelin yada damadın bir sandalyeye oturup, etrafında halka olan arkadaşlarının maniler söyleyip sandalyeyi havaya kaldırıp-indirmesinden oluşur. Diğer bir yöresel düğünde “sünnet düğünü” dür. Perşembe günü başlar, Cuma günü sona erer. Perşembe günü davetlilere Tosya Pilavı ikram edilir. Cuma günü “helva topu” yapılır. Helva topu, Cuma günü saat 10-15 arasında kadın davetliler arasında yapılır. Kadınlar, süslenmiş karyolasında yatan sünnet olacak çocuğu eğlendirir. Çalgıcı da bunlara eşlik eder. Gelen takı, hediye ve paralar oğlanın baş uçundaki torbaya konur. Helva topu, bir masa etrafında toplanıp, ilahi söylenmesiyle başlar. Sonra helva sinisi istenir Sinide kule şeklinde süslü, renk renk helvalar vardır. Sini tömbek eşliğinde manilerle masada çevrilir. Etrafındakiler helva sinisini sımsıkı tutar. Maniler bittikten sonra biraz çekişme ile siniyi çekip almayı kim başardıysa koşarak mutfağa götürür. Sonra helvalar kesilip tabaklarla davetlilere ikram edilir. Bir başka yöresel gelenek olan “Beşik Mevlidi” dir. (genelde ilk çocukta yapılır) Bebeğin kırkı çıkınca kadın davetlilere Tosya Pilavı ikram edilip mevlüt okunduktan sonra bebeğe getirilen altın ve hediyeler takılır, sohbet edilip dağılınır. Yöreye ait başlıca diğer adetler şöyledir:
İlçemiz, Anadolu kültürünü gelenekleriyle günümüzde de
a) Ramazan Bayramı sabahı evlerde Tosya Pilavı pişer, komşular birbirlerine kapaklı bakır sahanlar içinde ikram eder.
b) Cenaze evine taziyeye giderken yemek götürülür.
c) Cenaze sahibi ölümün genellikle yedinci günü, içine un helvası konulmuş bazlamaç dürüm dağıtır. Buna Yoka denir. Yoka’yı ölü evinin geçleri kapı kapı dolaşarak dağıtır
-Yöresel Yemekler
Tosya’nın kendine özgü değişik yemekleri vardır. Bunlardın en önemlisi düğünde, bayramda, cenaze evinde sabah öğle ve akşam her öğünde ana yemek olan pirinçten yapılan “Tosya Pilavı” dır. Hemen ardından Ramazan boyunca iftarda her gün yenen fırında “caba “ denilen toprak kaselerde pişirilen yarma buğdaydan yapılan “keşkek” yemeği gelir. Bunun yanında tarhana çorbası, toyga aşı, erişte, lop, kaha, bişi, bazlama. kül çöreği, cevizli tarhana, mıhlama, serme, kaygana, güveç, kabak ve lahana saçalaması, gavur pancarı sayılabilecek diğer yöresel yemeklerdir. Tatlı olarak da pekmezli un helvası. çekme helva taş kadayıf, kızılcık reçeli, elma ve erik pelverdesi sayılabilir. Kış yiyeceği olarak da turşu, kurutulmuş sebze, pekmez, salca, yaş ve kuru tahrana hazırlanmaktadır.
-Sosyal Tesisler
-Belediye Başkanlığına ve şahıslara ait üç adet düğün salonu,
-Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğüne ait 1500 kişilik kapalı spor salonu, 2500 kişilik çim zeminli stadyum ve 300 kişilik Yatılı İlköğretim Bölge Okulu spor salonu,
-Şehrin muhtelif yerlerinde çocuk oyun bahçeleri, ile İlçe Merkezinin dışından geçmekte olan D-100 karayolu üzerinde faaliyet gösteren üç dinlenme tesisi,
-İlçemiz Halk kütüphanesinde 100 kişilik konferans salonu,
-Ayrıca, Halk Eğitim Merkezi ve okullarda da salonlar mevcut olup, belli dönemlerde okullar ve öğrenciler tarafından çeşitli oyun ve müsamerelerde kullanılmaktadır.
-Tosya Kültür Merkezi’nin yapım çalışmasına 1994 yılında başlanılmış, halen yapımına devam edilmektedir.
-Konut Durumu :
İlçemizde Belediye sınırları ve imar planı çerçevesinde planlı binalar mevcut olup, yeni yapılaşmalar devam etmektedir. Buna ilave olarak Ortalıca beldesinde parselasyon çalışmaları ve imar planı hazırlama çalışmaları 1998 yılında tamamlanmıştır.
İlçemizde konut sorunu bulunmamaktadır. Ancak son yıllarda gerçekleştirilen çok katlı yapılaşma, deprem kuşağında olan ilçemiz halkı için risk oluşturmuştur.

12 Aralık 2007 Çarşamba

Tarihi Yapılar (Tosya)

Galiba, Tosyali olarak en zayif tarafimiz bu. Geç­mise ve onun tarihi degerlerine sahip çikamamak. Çogu kez düsünmüsümdür:
Su tesadüfen ayakta kalabil­mis (5-10) ahsap evin, Safranbolu evlerinden farki ne? Bundan (30-40) sene evvel, bu evlerin sayisi, herhalde yüzün üzerinde idi. Bu­gün ki sayisi ise (10) u geçmez. Tarihe karsi olan sorumsuz tutumumuz sayesinde, ileride korkarim, bunlari hayal etmek bile mümkün olamayacak. Çünkü, hâfiza-i beser nisyan ile malûldür.
Gâvur evleri dedigimiz, Rumlar'a ait binalarda bile, Türk mimari tarzi hâkim unsurdur. Hâl böyle iken, Rumlari bile etkileyen Türk-Islâm yapilasma tarzinin, bugünün nesillerin etkileyememis olmasini nasil izah edecegiz?

ABDURRAHMANPASA CAMII : Ilçemiz görüntüsü ile bü­tünlesen bir abide olarak her taraftan rahatlikla seyredilebilen cami, H. 992 M. 1584 yilinda Maras'li Abdurrahman Pasa tarafindan yapti­rilmistir. 1917 yilinda onarim gördügü bildirilen camii 1943 yilindaki depremde hasar görmüs, tamirati ve restorasyonu esnasinda revzenlerle kalem isi süsleme­leri, sekizgen kaide üzerine oturtulmus ve camiinin kuzeybati kesiminde bulunan çokgen minaresi de yeniden insaa edilmistir.

Topografik konumu açi­sindan çevreye hakim bir noktada bulunan ve Mimar Sinan döneminin merkezi planli camiileri arasinda yer alan yapinin toplam 2459,15 m2’lik alan üzerinde son cemaat yeri de dahil olmak üzere 732 m2’lik bölümüne insaa edilmis olup, 1500 ki­si almaktadir.

Duvarlari, kesme tas ve tugla ile örül­müs, üzeri dört yarim kubbe ve ortasinda bir ana kubbe ile örtülmüstür. Kubbelerde agizlari deliklerle belirlene­bilen yerlestirilmis ufak küplerin vasitasi ile akustik ses düzeni tesis edilmistir. Simetrik planlanmadigi an­lasilan kuzey köselerindeki küçük kubbelerin benzerleri güney kisminda yoktur. Bes kenarli mihrap önü bölümü yarim kubbe boyunca disari tasirilmistir. Mihrabin sag ve sol tarafindaki pencere kenarlarina kaideler arasina yerlestirilmis, çalisma siste­mi olarak çözülemeyen top­lam dört adet dönen mermer sütun bulunmaktadir. Bu sü­tunlarin görevleri, camiinin herhangi bir bölümünde vaki hasar veya göçmenle­rin tespitinde terazi vasfiyla sikismakta ve dönme özelli­gini kaybetmektedirler. Örtü sistemi, ikisi sekizgen ve bagimsiz, ikisi duvara biti­sik dört adet fil ayagi olarak da tabir edilen ayakla tasin­maktadir. Bes gözlü son ce­maat yerinin kubbeleri, sivri kemerler ve alti mermer sü­tun üzerine oturtulmustur. Camiye kuzey ve bati cep­helerindeki iki kapidan giri­lir. Mermer mih­rap, minber nisi de kapi gibi mukarnas dolguludur. Iri ve çok sayidaki pencerelerle cami içi aydinlatilmistir.

Bu camimiz gibi önemli fakat fazla dikkat çekmeyen bir mimari özellik de güney dogu kisminda ve avlu dol­gusunu besleyen ve Beledi­ye Hamamina bakan bir du­vari mevcuttur. Bu duvarin özelligi, üzerindeki dolgu zeminine ragmen aksi isti­kamete egimli, yani disa egimli adeta yerçekimine karsi koyarcasina insaa edil­mis ve insaa tarihinden bu yana da herhangi bir kayma veya yikilma söz konusu ol­mamistir.

ÇESMELER ve SU KAYNAKLARI : Eskiden Tosya'nin iç­me suyu dört ana kaynaktan gelirdi. Bu kaynaklar kuzey­deki Tosya Dagi'nda bulunan derelerden alinmislardir.

Birinci kaynak Seydo (seyidoglu) Deresinden gelen Seydo suyudur. Ikincisi Tosya Dagi'nin Ekincik yüzün­deki Kirse deresinden gelen Kale suyudur. Üçüncüsü; Ha­ci Hüseyin Suyu ve dördün­cüsü de Sofu suyudur. Bun­lardan Kale suyu 1934 de ölen Menfi Hoca (Haci Ismail Efendi) tarafindan tamir et­tirilmistir. Yukarida belirtilen su kaynaklarindan bas­ka birde Seyh Ismail Rumi'nin Seyh deresinden getir­digi ve yaptirdigi hamami ve camiyi besleyen halen kesik durumdaki su vardir. Bu su kaynaklarindan Kale suyu 25.Haci Hüseyin suyu 4. Seyh deresinden gelen su 2 ve Sofu suyu 112 kadar çesmeyi beslemekteydi.

Günümüzde sehrin su­yu; Berçin iliman membasindan sanayide 25 lt. Ber­çin Elmaciktan saniyede 15 lt. Tosya Dagi'ndan saniy­ede 10 lt., Kale suyu saniyede 2 lt ve Papazönündeki iki ayri su kuyusundan saniyede 50 lt. seklinde gelmektedir.

Tosya'da 150'nin üze­rinde çesme vardir. Ancak terkos geldikten sonra bu çesmeler peyder pey kapa­tilmis, bunlardan çok azi terkos suyuna baglanip akan halde birakilmistir. Çesme­lerin disinda 120 kadar da ev küpü bulun­makta idi. Bu küplere çesme sularindan su verilir ve karsi­liginda 10 lira yillik ücret ali­nirdi. Çesmele­rin ve küplerin suyunu ayar­layan destimen (su dagitici) es­ki tabiriyle ve­zin denilen ölçüyü düzenlerdi.
Dere Çesmesi : Çesme Tosya'nin Dilküsah Mahal­lesi Zopturoglu sokaktadir. Çesme üzerinde su kitabe vardir "Sahibül Hayrat, El hac Ahmet Bey. Sene 1196 H. (1781 M.) tarafindan yapil­mistir."
Halim Baba Çesmesi : Çesme Tosya'nin Ilyasbey Mahallesi'ndedir. Üzerinde su kitabe vardir: "Sahibül hayrat-vel hasenat Karabacak Zade Esseyit el hac-Abdullah Aga Serdengeçtiyan Ruhuna fatiha 1211 H. (1796 M.) yilinda Karabacak Zade Haci Abdullah Aga yaptirmistir."

Ali Osman Aga Çesmesi : Çesme Tosya'nin Harsat Ma­hallesi Kelleci sokaktadir. Önünde sivri kemer ve muh­telif taslardan yapilmis ay­na tasi vardir. Kitabesinde su yazilidir: "Sahip el hayrat vel hasenat Destani Aga'nin zevcesi Serife Hanim'in rizaenlillah sene 1215 H. (1800 M.) yilinda yaptirdigi çesmedir."

Karasu Çesmesi : Çesme Tosya'nin Seyh Mahallesi Çaybasi sokaktadir. Kitabesi söyledir: "Ali Pasa ki Misir, Kahire Valisi Gazi'nin çiragi hassi ibrahim Efendi Ahmet ve Ekrem O Bahr-i atifet çesmeyi yapti lütfetti zülâlikildi icrafi sebilillah olup tamam vere cemete âbi selsebil ve kevserde Diyari Tosya'da bu çesmeden bir su içen adam dedim tarih dilen-yi ayni getirdi. Haci Ibrahim Efendi içmege zemzem."

HAMAMLAR :
Büyük Hamam : Çarsi içerisinde olup Candarogullarindan ibrahim Beyin yaptir­digi rivayet edilmektedir. 1932 yilinda yangin, 1943 depremden zarar görmüs oldugundan tamir edilmistir.

Çifte Hamam : Abdurrahman Pasa Caminin yaninda olup, Mevlana Selahattün adli bir sahis yaptirmistir. 16 nci yüzyilda yapildigi tahmin edilmektedir.

Tekke Hamami : Hocaimat mahallesinde olup, 1637 yilinda ölen Seh Ismail-i Rumi tarafindan moloz tasi ve harçla imal edilmistir, içerisinde tastan bir aslan agzindan su akmakta olup, ayrica seh kurnasi adi verilen bir odasi da mevcuttur.

Küçük Hamam (Vikvik Hamam) : Çarsi içinde olup, kullanilmaya baslanali tahminen 80 yil ol­mustur. Esas yapilis tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Bir kazi sirasinda açilan kubbe deliginden hamamin varligi tespit edilmis ve etrafi açilarak hizmete açilmistir. Bilahare Vakiflar Genel Müdürlügünce restorasyon yapilmis ancak orijinal hali bozulmustur.
DIGER MIMARI YAPILAR:
1-) Kale : Tosya'da müstahkem bir kale gö­rülmemekle birlikte yer adlarina bu ismin veril­mis oldugunu görüyoruz. Belki de be yerler savunma amaçli tabii kale olarak kullanilmistir. Örnegin "Kale yakasi" tabiri geçer. Simdi de prehistorik (prehistorique) dönemden Hitit ve Roma dönemleriyle Türk damgasini tasiyan yapilardan söz edelim.

Gavur Kayasi Kalesi : Bu kale Tosya'nin bir saat güneyinde, Çüsçüs Kislasi mevkiinde, tam Devrez Çayi'nin kenannda tabii ve sarp bir kayadan ibarettir. Devrez Çayi bir kavis çizerek kaleyi dolanmaktadir. Sarp olan ön tarafinda da hiçbir veçhile üzerine çikmak mümkün degildir. Ancak kuzeybatisindan çikilmaktadir. Üzerinde bazi bina temelleri, batisinda bir kaya mezari ile bir tünelden baska birsey yoktur. Kalenin dogusunda ve Devrez'in üzerinde iki köprü ayagi bulunmasi vaktiyle (batiya doguya baglayan Bagdat yolu) yolun buradan yani kalenin dibinden geçtigini gös­termektedir.

Emirler Sehri Kalesi : Bu sehir harebesi Tosya'nin üç saat dogusunda Sofular ve Kus­çular Köyleri arasindadir. Harabenin etrafi harçsiz surlarla çevrilmis fakat bugün bunlar yikilmis haldedir. XVII. Yüzyil baslarinda Tosya'ya ugrayan Polanyali Simeon'un seyahatnamesinde ileri sürdügü Tosya'nin doguya bakan yüksek tepe­sinde, Pasanin oturdugu bir kale, sehirde de yolun en güzel kervansarayinin oldugunu be­lirtmesi, yapilan arastirmalari dogrulamak­tadir.

2) Höyükler :
Yüce Tepe : Vaktiyle iskan yeri iken bu gün terk edilen bu küçük höyük Devrez kenarinda, Tosya'nin iki saat güneybatisinda Bayat Köyü'nün Taskaynar mahallesinde bu­lunmaktadir. Devrez Çayi höyügün kuzey dibinden akmaktadir. Boyu 50, eni 30 ve yüksekligi bilhassa ortada 6 metredir. Harman Tepe : Küçük bir iskan yeri olan burasi, Devrez Çayi boyunda , Tosya'nin iki saat dogusundaki Saz Ovasi'nda bulunan Sofular Köyü arazisi içindedir. Boyu 50, yüksekligi 3 metredir. Buranin 50 metre kadar batisinda boyu 75, eni 50, yüksekligi 5 metre olan bir iskan yeri daha vardir. Bu iskan yerine de Harman Tepe denilmektedir.